Daha İyi Yenilmenin Kuralları

Hedefi olmayan bir insan yaşamı düşünülebilir mi? Belki de insanları yeryüzünde yaşayan diğer canlılardan ayıran en büyük özellik, onlardan çok daha fazla hedefe sahip olmalarıdır. Sadece karnımızı doyurmak, barınmak yani kısaca “hayatta kalmak” gibi bir hedefimiz yok bizim. Çevremizdeki bireylerle iyi iletişim kurmak, bir yaşam standardına erişmek, ekonomik özgürlüğe kavuşmak, takdir görmek, bazı toplulukların içinde yer almak… Saymakla bitmez. Ama çok genel bir ifadeyle, diğer canlılara göre çok daha fazla arzumuz var.

Bu arzularımızı elde etmek ve hedeflerimize ulaşmak için çok çaba sarf etmemiz, disiplinli olmamız zamanı iyi yönetmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Ancak bazen, bir hedefe kanalize olmak ve yoğunlaşmak oldukça zor bir hale gelebiliyor. Peki, neden böyle zor zamanlar yaşıyoruz? Böyle zamanlarda, sorumsuz, disiplinsiz ve zaman/görev yönetiminden uzak bir durumda buluyoruz kendimizi. Bunu fark ettiğimiz anda ise bazen, kendimizi düzeltmek yerine iç çatışmalar yaşamaya, bazı şeyleri hak etmediğimize ikna olmaya veya “hep böyleleri beni buluyor zaten” türünde, sisteme suç atmaya başlıyoruz. Yani depresyon semptomları göstermeye başlıyoruz.

Oysa dışarıdaki dünya içimizdekinden çok daha çeşitli ve evet, aynı zamanda daha olumludur. Tek yapmamız gereken bakış açısını değiştirmek. Doğru ya da yanlışa bakmadan, kuralcılıktan uzak durarak tamamen tatmine yönelik bir bakış açısı geliştirerek bu sorunun üstünden gelebiliriz.

Bakın size direk bir örnek vereyim; hiç yapılması gereken işleri yapmak, kendinizi geliştirebilecek eylemlerde bulunmak yerine basit bir oyunla meşgul olduğunuz oldu mu? Hem de farkına bile varmadan saatlerinizi harcayarak… Sonra da bunu birden fark ettiğinizde, kendinize kızdınız mı?

Durun bir dakika durun! Kızmayın kendinize! Şimdi, bakış açınızı değiştirme zamanı. Asıl soruyu sorarak başlayalım, o oyunu neden oynadınız gerçekten? Bu soruyu cevaplayabilmek için, hedefler konusuna geri dönelim. Herhangi bir hedef, rutin olarak gerçekleşmeye başladığında artık hedef olmaktan çıkar. Yani, sabah kalkmanız, işe ya da okula gitmeniz, karnınızı doyurmanız, zaten x yıldır yapmakta olduğunuz işleri yapıyor olmanız artık hedef durumundan çıkmış standart eylemlerdir yalnızca.

O nedenle, kendinize daha farklı hedefler seçme eğilimi gösteririz. Fakat bu hedefler, ne kadar ulaşılabilir durumdaysa o kadar seçilebilirdirler. Aynı zamanda, hedefi elde ederken yaşayacağınız süreç de önemlidir. Süreç ne kadar kısa ve zararsız ise, beyniniz o hedefe tutku ile bağlanacaktır.

İşte, sayfada örneğini gördüğünüz ve (“aaa eveet” diyerek tanıdığınız) bu oyunlar, az önce söylediğim hedef tanımlarına tam olarak uyuyor. Kısa, hatta anlık süreçler ve basit hedefler. Tam da beyninize göre leziz bir hedef! Oyun kurgulayıcıları yukarıda belirlediğimiz hedef seçme eğilimlerini ne kadar da başarılı bir şekilde tespit etmişler değil mi? İlerledikçe değişen ve zorlaşan hedefler, bunu süsleyen bravo’lar “yihhuu” efektleri, sosyal medyada paylaşarak “geçtim seni” muhabbetleri yapma fırsatları… Hepsi de bizim bu hedef algılarımıza uygun uyarıcılar değil mi?

Şimdi bu oyunu neden oynadığımızı biliyoruz ama, bir şeyi atlamadan geçmeyelim lütfen. Bu oyunların oyuncusu olmayı seçtiğimizde, bizi bu hedefe kilitleyen motivasyonu da bulmak zorundayız. Evet, motivasyonumuz ne?

Eğer herhangi bir motivasyon olmaksızın bir eylem gerçekleştiriyorsanız, bu sizi o eyleme bağımlı hale getirecektir. Ama motivasyonunuz olmadan da bir hedef seçemezsiniz. Acaba motivasyonunuz, oyunun sonunu görmek olmasın? İşte sizi bu oyunlara başlatan perde arkasındaki muhtemel motivasyon kaynağınız bu.

Yalnız bu oyunları oynarken, bize zaten bildiğimiz ve belki de defalarca vurguladığımız bir gerçeği yüzümüze yüzümüze vurduklarını da görmeniz gerekiyor.

“Hep denedin. Hep yenildin. Olsun… Yine dene, yine yenil, daha iyi yenil”

Evet! Zaten biliyorsunuz, ama yine de bazen uygulayamayabiliyorsunuz. Ama bu mini oyunlarda, bu kuralı harfiyen yerine getiriyorsunuz.

O halde dostlarım, doğru hedefe yönelmek için, ilk hedef kendi motivasyonunuzu değiştirmek olacaktır. Bu oyun yaratıcılarının size yaptığını siz kendi hayatınıza uygulayın. Kendi hayatınız için yine deneyin. Böylece hedeflerinize ulaşmak için çıktığınız o yol, sizin için bir tutkuya dönüşecektir. Ancak o zaman, o yoldaki engeller bile size keyif verecektir.

Bunu yapabilmek için, bu oyunların sizin üzerinde uyguladıkları taktikleri uygulayın. Size önce, basit ve temel bir görev vererek başlıyorlar. Gerçekleştirdiğiniz her görevden sonra, daha bir göreve geçiyorsunuz. Aşamalar hep, basitten zora doğru gidiyor. Kırdığınız her rekorda bir “yihhuuu” diyorsunuz ya. İşte bu adımların tamamını, kendi hayatınıza ve gerçekleştirmek istediklerinize odaklayın. Başka hiç kimsenin oynayamayacağı, hayatınızın oyunun kurallarını siz belirleyin.

Sadece parmaklarınız, bu oyunlarda ne rekorlar kırıyor… Gerçek hayatta, aynı motivasyon ile bütün vücudunuz ve beyninizi kullanarak kim bilir neler yapabilirsiniz…

E haydi o zaman, daha iyi yenilmeye!

5 thoughts on “Daha İyi Yenilmenin Kuralları

  1. Klavyenize sağlık hocam güzel yazı olmuş. Blogumdan link veriyorum ziyaretçilerim de yazınıza ulaşabilsin.

    broduct.wordpress.com

  2. XNA ile son zamanlar haşir neşir olduğumdan dolayı daha çok hoşuma gitti. Budur diyorum. Ama bazen öyle anlar vardırki önüne koyduğun hedefi zorunda olduğun için koyarsın. Yapabileceklerini bilirsin ama yapamazsın çünkü hep başkalarının hedeflerini gerçekleştirmek için didinip durursun. Her ne kadar kendini geliştirdiğini tecrübe kazandığını zannetsende kendi hedefine giderkenki kazandığın tecrübenin yanında aslında kaybediyorsun zamanı boşa harcıyorsun demektir. Bir an önce just do it diyorum.

  3. Hocam merhaba,

    Her zaman ki gibi inanılmaz keyifli bir yazı yazmışsınız. Sabahın bu saatinde bile zevk alarak okudum. Bilgi ve birikimlerinizi gerçekten çok iyi aktarıyorsunuz. Her yazınız ayrı bir dünya sanki…çok çok teşekkürler.

  4. Çok iyiydi , geldiniz ve tam üzerine bastınız hocam.
    İşte bu farkındalık. Biz bazen bu farkındalığa ulaşamadığımız için ,bazı işlerin peşini bırakıyor , ve hayatımızdaki o başarısızlığın gölgesinde kendimizi yaşamaya mahkum bırakıyoruz. Halbuki "Yine dene yine yenil , daha iyi yenil" ilkesini kafamızdan çıkartmadığımızda kaybolmayan bir motivasyon ile karşılaşıyoruz. Çünkü anlıyoruz ki başarısızlıkla sonuçlanan her adım , başarıya doğru atılan bir adımdır. . .

    Güzel yazınız için teşekkürler.

Leave a Reply