Türkay Ürkmez

Okyanustaki mesaj şişesi

Günaydın!

Şu an saat kaç olursa olsun ve siz nerede olursanız olun, günaydın! Çünkü şu an tam olarak uyandığınız an. Ya da en azından benim öyle. Aslına bakarsanız bu blog yazısı, şimdiye dek yazdıklarımdan çok daha farklı olacak. Hoş gerçi bunu, ilk girişten anlamışsınızdır zaten.

Sizi daha fazla meraklandırmak istemiyorum. Siz de bu yazıyı okurken bir enerji hissediyor musunuz? Şahsen ben yazarken bir enerji sağanağı hissediyorum. Bu enerjinin muhtemel sebebi kendi adıma yeni bir karar almak üzere olduğum.

Öncelikle kendimden kısaca bahsetmek istiyorum. Aslında kendimi iki kelime ile tanıtacak olsam, “düşünen adam” olduğumu söylerdim. Yo, bunu lütfen ukalalık olarak görmeyin. “İyi düşünen” demiyorum dikkat edin, yalnızca “düşünen” adam diyorum. Bu tanımın içinde elbette sorgulamak da var hem de en şüpheci şekliyle. Fakat hepsi de sadece anlamak için. Hayatın tüm detaylarından bütününe ulaşmak için en geçerli yol buydu benim için.

Bilirsiniz ki yoğun bir şekilde düşünürken zaman çok hızlı geçer. Bu bazen harika bir durumdur. Bazen de insanı pişman eden bir süreç. Bu iki farklı algılama biçiminin altında yatan başlıca sebep, eyleme geçme ihtimalidir. Şöyle de söyleyebiliriz: hayal mi kurdunuz, yoksa gerçekleştirilebilir bir hedef mi buldunuz? Gerçek ise bunu asla bilemeyeceğimizdir.

İsterseniz biraz daha somut gidelim. Şimdiye dek bu blogda, genellikle (aslında hep) yazılıma ilişkin teknik bilgiler sundum size. “Profesyonel” uzmanlığımdan elde ettiğim bilgileri aktardım size naçizane. Ancak, kendi hayallerimi, ideallerimi ve düşlerimi hiç ama hiç anlatmadım.

Oysa kafamın içinde öyle şeyler var ki… Sanki eyleme geçirilirse, bütün dünya değişecek ve evrimleşecekmiş gibi geliyor. Eminim bu yazıyı okuyan bazı arkadaşlarımın da başlarına geliyordur bu. Bu tarz bir düşünceyi test etmenin tek yolu nedir peki? Bana, yegane yol “denemek” ve “fikri yaymak”mış gibi geliyor.

Evet. Sanırım anladınız. Size bir hayalimi paylaşmak istiyor ve sizden de sadece yorum bekliyorum. Böylece, testin ilk aşaması gerçekleşmiş olacak.

Hayalime geçelim. Bu gün, yaşadığımız dünyada hayatta kalabilmek için para kazanmamız gerekiyor. Bunun için de, günün (güneşin olduğu zamanların) tamamını çalışarak geçiriyorsunuz. Üstelik bu durum sürekli tekrarlanıyor. Bir süre sonra da asla dinlenemeyeceğiniz bir pozisyona geliyorsunuz. İşte o zaman beklentisizlik, bıkkınlık, motivasyon düşüklüğü yani kısaca “depresyon” ile tanışıyorsunuz.

Peki, bu depresyon ile karşılaşmamak için ne yapmalıyız? Çalışırken gerçekten keyif alabileceğimiz ve sanki tatildeymiş gibi çalışabileceğimiz bir işimiz olsaydı mükemmel olmaz mıydı? Gerçekten hayatınızda yapmaktan müthiş bir keyif aldığınız bir iş hayal edin şimdi. İşte o hayaldeki işinizin içinde tam olarak sizin yeteneğiniz var!

Benim yeteneğimin de, insanları bir amaç için motive etmek ve onları yönlendirmek olduğunu düşünüyorum. Evet! Bu benim çocukluğumun süper kahraman hayali! Şimdi fark ediyorum ki, zaten eğitim vererek ve yazılım anlatarak buna benzer bir iş yapıyorum. Ama hayalim yazılımın da dışında çok daha büyük bir kitleye ulaşmak! Binlerce insanın içindeki eşsizliği fark etmesini sağlamak!

Bu nasıl olacak biliyorum. Seminerlerle, konuşmalarla, çok daha büyük katılımlarının olduğu konferanslarla bunu başarabilirim. Şimdiye dek konuşma yaptığım tüm üniversitelerde, bu konulara giriş yaparak zaten ön çalışmalarımı yapmış oldum. İşte şimdi tam olarak patlama zamanı!

Ama sonra işte yukarıda bahsettiğim, o saçma sapan “ya hayalse!” korkusu başlıyor. Girişim yavaşlıyor. Önüne çıkabilecek en büyük engel olan “kendin” çıkıyor. Frene basıyor. O frene basan ayağı geçmişin kontrolcü yaklaşımları ve özgürlük kısıtlayıcı “öğütleri” yönetiyor.

Fakat içinde yaşadığım çağ çok başka bir çağ! İnsanların saniyeler içinde düşüncelerini binlerce insana paylaştığı bir çağ. O zaman neden kendime bir şans vermeyeyim? Neden bu isteğimi bir kağıda yazıp, şişeye koyup, internet okyanusuna fırlatmayayım!

İşte bunu tam olarak şimdi yapıyorum. Bu yazıyı okuyorsanız, şişe size ulaşmış demektir. Eğer ilgileniyorsanız; sizinle biraz sohbet edebiliriz. Mamafih ilginizi çekmediyse, internet okyanusunda dalgalanmama devam etmek isterim.

Saygılarımla;

Dünyayı Değiştirmek İsteyen Adam…